Kendin ol, kendin olmak söz konusu olduğunda, genellikle imkansız olduğu düşünülür çünkü etraf denilen olgunun bunu yapmayı engellediği konuşulmaya başlar.

İnsanın asla özgür olamayacağı, bir sürü engellin varlığı dile getirilerek toplumun kısıtlayıcı olduğuna karar verilmesi şeklinde sohbet ilerler. Bu oldukça ön yargılı ve katı bir yaklaşımdır halbuki. Bu insanın fark etmeden geliştirdiği bir kaçınma tepkisidir kendin olmak ve bu tepkiyi “daha iyi yaşama” yollarını deneme cesaretini ve sorumluluğunu gösteremediği için geliştiriyordur.

KENDİNİ YAŞAMAK NEDİR?

İnsanlar içinden gelene kulak verip kendini yaşadığı zaman, toplum, örf, adet, anene, etik gibi değerlere karşı geleceği ve eleştirileceği yanılgısı içindedir. Kişi burada şu yanlışa düşmektedir. Kendini yaşamaya çalıştığını düşünür ama burada yine ilk düşündüğü toplumdur. Yine bu süreci kendinden değil toplumdan başlatmıştır. Aslında iç sesine, duygularına, ne hissettiğine karar verip anı yaşamaya odaklanıp, kendin olmanın sonuçlarını sorumluluğunu göze alabilecek cesareti gösterirse bu durum çevresinde de bir etkileşim yaratacak ve dışlanıp, eleştirilme durumu söz konusu olmayacaktır.

Bunu başka bir deyişle şöyle anlatabiliriz. Eminin çevrenizde davranışları ve tarzı size yabancı ama çok yakınınız olan birileri vardır. Siz çok sosyalsinizdir ama o evde vakit geçirmekten hoşlanıyor, az dışarıya çıkıyordur. Bu kişiyi bir yere davet ettiğinizde ve gelmediğinde ona alınmazsınız. Onu eleştirmezsiniz ve onun zaten böyle olduğunu çoktan kabul etmişsinizdir. Hem arkadaşlığınız devam ediyor hem de herkes kendi dilediği gibi davranabiliyordur. Burada önemli olan davranışın tutarlılığıdır ve bu tutarlılığı sadece kişi kendi içinde oluşturabilir. Diğerlerini, ötekini düşünerek davranırsa, burada davranışın temeli ötekine göre şekilleneceğinden bir tutarlılık sağlamak ve kendin olmak imkansız olur.

 

 

KENDİN OL. BUNA ASIL ENGEL SEN MİSİN?

İnsanlar dış etmenler tarafından etkilenmedikçe kendi yönünü seçebilme yeteneğine sahip bir varlıktır. Burada anlatılmak istenen insanın çocukluğundan beri bilinçdışına kodlanan ve seçimlerinde rol oynayan bir yapılanmanın varlığına rağmen, kendi içsel gerçeklerine kulak verebilen ve o doğrultuda seçimler yapabilen bir varlık olmasıdır. İnsanın iç dünyasına dönüp, “kendini olmak” kavramını geliştirebilmesi için, dış dünyadan korkmaması orayı tehlikeli olarak algılamaması gerekir. İnsanın dış dünyayı tehlikeli olarak algılamaması, içinde bulunduğu koşullara uygun ve çevresinde etkin olabileceği şekilde tepkiler gösterebilmeyi öğrenmesi ile mümkündür. İşte “kendin olmak” tam da bu noktada gizli. “İçinde bulunduğumuz koşullar” durumu, aynı zamanda etrafımızdan gelecek düşmanca ve alaycı tepkiler ve de toplumun bireyi kısıtlayıcı nitelikteki değer yargılarını da içermektedir. “çevresinde etkin olabileceği şekilde tepki” deyimi ile de kişinin kendi küçük dünyasında gerekli sağduyuya uygun bir biçimde tepki gerçekleştirebilmesi kastedilmektedir.

 

KENDİN OLMAK NEREDE BAŞLAR?

Yalnız günümüzde insanlar “kendin olmayı”, çevresi tarafından yadırganacak ve suçlam1079aya sebep verecek davranışlar sergilemek olduğu yanılgısında. Bu yanılgı, davranışı sergiledikten hemen sonra suçluluk hissini Makalelerberaberinde getiriyor. Burada aslında amaçlanan çevreyi değiştirebilmektir. Engellenmişliğe karşı bir saldırganlıktır. Çünkü kendin olmak kavramı, insanın sonunda zararlı çıkacağı kahramanca davranışları sergilemesini değil, kendisinin ve değerlerinin çevresi tarafından benimsenmesiyle sonuçlanan sistemli bir tutarlığı ve kararlılığı içerir.