İnsanın kendi ruhsal bütünlüğünü koruyabilmek adına geliştirdiği bir takım tepkiler vardır. Kendiliği bir tehdide karşı savunmak üzere oluşturulmuş tepkilere savunma mekanizmaları denir. Kişi genellikle bilinç dışı olarak şu amaçların birini veya her ikisine karşı bir savunma mekanizması kullanıyordur: (1) güçlü ve tehdit edici bir duygudan kaçınmak veya bunu denetim altına almak; çoğu kez bu duygu kaygıdır ancak bazen yoğun keder veya başka dağıtıcı duygusal deneyimler olabilir ve (2) öz saygıyı sürdürmek. Hepimizin bireysel başa çıkma tarzlarımızla bütünleşik hale gelmiş olan tercih ettiğimiz savunmalara sahip olduğumuz varsayılır. Savunmaları mekanizmaları oldukça fazladır. Bizler bunlardan bir kaçını kullanıyor olabiliriz. Bu savunmalar kendiliğimizi korusa da bizi bazen gerçeklerle yüzleşmemiz açısından bir kısır döngüye sokar. İçlerinden günlük yaşantımızda en çok kullandığımızı düşündüğüm savunma mekanizmasını anlatmak istedim.
Akılcılaştırma ve Onun Dayanılmaz Kolaylığı
Akılcılaştırma savuma mekanizması, fazla bir açıklamayı gerektirmeyecek derecede tanıdık bir savunmadır. Benjamin Franklin iğneleyici şekilde şöyle demiştir: “Bir akılcı canlı olmak son derece iyi bir şeydir; çünkü bu, kişinin, yapmayı düşündüğü her şey için akıl dolu bir neden bulmasını veya üretmesini sağlar.” Akılcılaştırma şu durumlarda devreye girebilir: istediğimiz bir şeyi elde edemediğimizde ve geriye bakıp aslında o şeyin o kadar da arzu edilir bir şey olmadığı sonucuna vardığımızda ve ya kötü bir şey olduğunda ve biz bunun ok kadar da kötü bir şey olmadığına karar verdiğimizde. İlk tür akılcılaştırmaya bir örnek olarak, satın almaya paramızın yetmediği bir evin nihayet bizim için çok büyük olduğu sonucuna varmamız; ikinci türe örnek olarak da tecrübeye değer verenlerin evrensel yaygınlıktaki akılcılaştırmaları olan “Öyle oldu, ama bu durumdan çok tecrübe kazandım” sözü verilebilir.
Olumsuz Yanlarıyla Akılcılaştırma
Zeki ve yaratıcı kişiler akılcılaştırmayı kullanmakta genellikle daha beceriklidirler. Bu savunma, kişinin zor bir durumdan en az kırılmayı yaşayarak çıkmasına imkan sağlar. Ancak akılcılaştırmanın bir savunma stratejisi olarak dezavantajı hemen hemen her şeyin akılcılaştırmaya tabi tutulabilecek olmasıdır. İnsanlar bir şeyi duygularına kapıldıkları için yaptıklarını nadiren söylerler; çoğu kez, verdikleri kararları iyi nedenlerle açıklamayı tercih ederler: bir çocuğa vurmuş olan hasta, bunu güya çocuğun “kendi iyiliği” için yaptığını düşünerek saldırganlığı akılcılaştırır; bir hastanın seans ücretini hastanın durumuna duyarsız kalarak yükselten bir terapist daha yüksek bir ücret ödemenin danışanın özsaygısına yararı olacağını düşünerek açgözlülüğü akılcılaştırır; sürekli diyet yapan biri bunun sağlıklı olmayla ilgili olduğunu düşünerek fiziksel gösterişe verdiği önemi akılcılaştırır.